Nobel ödüllü muharrir Orhan Pamuk, Financial Times’ın Türkiye muhabiri Laura Pitel’e konuştu. Pamuk, AK Parti Genel Lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oy kaybettiğini söyleyerek “Artık kimsenin sesini kısamaz” dedi.
Financial Times’ın Türkiye muhabiri Laura Pitel’in aktardığına nazaran, 2023 seçimlerinin Erdoğan’ın neredeyse yirmi yıllık iktidarı boyunca karşı karşıya kalacağı en güçlü seçim olduğunu belirten Pamuk, “eliyle grafikte inişe işaret eden bir hareket” yaparak, “Düşüşte, Allah’a şükür” dedi. Pamuk ayrıyeten, halk ortasında Erdoğan’ın ‘eriyen’ popülaritesi karşısında ne reaksiyon vereceğinin konuşulduğunu da belirterek, “Anketler bize onun kaybedeceğini söylüyor, fakat kendisi bunu kabullenecek mi?” tabirlerini kullandı.
Türk Lirası’nın bedel kaybını ve yüzde 80’i geçen resmi enflasyon oranıyla birlikte ülkenin refahında yaşadığı düşüşü “skandal” olarak nitelendiren Pamuk, “Bu olanlar bir insanın 20 yıl iktidarda kalıp giderek otoriterleşmesinin, giderek daha mantıksız kararlar vermesinin ve bir ülkenin saadetini yok etmesinin harika bir örneği” dedi.
‘KORONA VİRÜSÜ BANA VEFAT KORKUSUNU ÖĞRETTİ’
Orhan Pamuk, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan ‘Veba Geceleri’ romanını, tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘giderek daha otoriter’ hale gelmesi üzere, salgınların yöneticilerin güçlü adam eğilimlerini nasıl güçlendirdiğini keşfetmek için yazdığını belirtti. İzolasyonu çok umursamadığını lakin hastalıktan ve vefattan çok korktuğunu söyleyen Pamuk, taslak metnindeki karakterlerde bu hissin eksik olduğunu fark ettiğini aktararak, “Onlara daha fazla endişe enjekte ettim. Korona virüsü bana mevt korkusunu öğretti” dedi.
‘EN ÇOK TÜRKİYE’DE TAKDİR EDİLİYORUM’
İngiliz anne ve babasının, Türkiye’de yaşayan birçok arkadaşından daha fazla Orhan Pamuk kitabı okuduğunu belirten gazeteci Laura Pitel, Pamuk’a Türkiye’de yaşadığı 7 yıl içerisinde hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hem de muhalefeti eleştirdiği için halkın bir kısmını rahatsız ettiğini gözlemlediğini, “Bu sebeple onu sevmenin modaya uygun olmadığını hissettiğini” söyledi. Pamuk ise, “Bir muharririn ciddiye alınması için kriter nedir? Kitap satışları mı düzgün bir kriterdir, yoksa daima o müellif hakkında konuşuluyor olması mı?” diye sordu.
Pitel, Pamuk’un bu iki kriteri de Türkiye’de karşıladığı konusunda fikir birliğine vardıklarını belirtse de, Pamuk, “Ama bana yeterli davranmıyorlar. Ne yapabilirim?” diye devam etti. Pamuk daha sonra da nüfusa oranla en çok kitabı Türkiye’de sattığına dair datalar gösterdikten sonra, “En çok Türkiye’de takdir ediliyorum” diye konuştu.
Pitel, Pamuk’un aldığı tenkitlerle ilgili olarak, “Türkiye’de, Pamuk’a yönelik olumsuz reaksiyonlar, büyük ölçüde, milletlerarası medyaya yaptığı siyasi yorumlarından kaynaklanıyor. Reaksiyonların mesleğiyle bir ilgisi yok. Varlıklı bir İstanbul ailesinin üyesi ve liberal görüşlü biri olarak pek de sıradan bir Türk vatandaşını temsil etmiyor. Tekrar de, kendisine ekseriyetle ulusunun sözcüsü üzere davranılıyor. Bu çoğunlukla Batılı olmayan ülkelerden muharrirleri etkilen bir fenomen üzere gözüküyor” sözlerini kullandı.
‘SALMAN RÜŞDİ YÜREKLİ BİR YAZAR’
Salman Rüşdi’nin New York’ta atağa uğraması hakkında da konuşan Pamuk, edebi arkadaşların “çok sorunlu” olduğunu vurgulayarak, “Salman’ın arkadaşıyım. Konutuna, partilerine gittim. Cesaretli bir muharrir. [Ona] hürmet duyuyorum ve başı belada olduğu her vakit onu savunmam gerektiğini hissettim” dedi.
‘TÜRK TELEVİZYONU BENİ GÜZEL KARŞILAMIYOR’
Pitel, ‘bugünlerde çoğunlukla iktidara yakın medyanın sahip olduğu televizyon kanallarına davet edilip edilmediğini’ sorduğunu, Pamuk’un ise “Türk televizyonu beni beğenilen karşılamıyor” diye karşılık verdiğini aktardı. (KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)